16 Temmuz 2016 Cumartesi

15 Temmuz Darbesi Üzerine

Çok garip bir gece yaşadık. İnsanlar daha ne olup bittiğinin farkında değil. Olayların netleşmesi birkaç gün sürebilir, ama bu arada bin türlü yorum ve spekülasyon yapılacak.

Kimsenin aklının almadığı, alamayacağı kısım şu:

Bir darbe yapıyorsun, ama senden başka herkes konuşuyor. TV'ler açık, internet açık, Başbakan ve Cumhurbaşkanı serbest beyanat veriyor, sen daha anca 2 saat sonra TRT'yi ele geçirmeye uğraşıyorsun ve saire. Saat de daha 22:00..

Sokakta kime sorsan, böyle bir darbe planlaması olmayacağını, darbenin böyle yapılmayacağını bilir. Dolayısıyla benim de ilk düşündüğüm, bunun bir tiyatro, bir müsamere olduğu veya dünyadan kopuk bir avuc kemalist cuntacı tarafından yapılan bir girişim olduğu üzerineydi.

Fakat saatler ilerledikçe, şiddetin yoğunluğu arttıkça işin öyle olmadığı ortaya çıktı. Neler oluyordu?

İlk dakikalarda dediler ki "FETÖ" yaptı. Buna hiç inanasım gelmedi, zira akıl alır gibi değildi. O da cemaatin darbe yapmayacağından değil (zira böyle bir düşünceleri olduğunu, en azından akıllarından geçirdiklerini 2 yıla yakın bir süredir hissediyordum); bir sızıntı aboneliğinde bile tüm ülkeyi kapsayacak detaylı hiyerarşik organizasyonlar yapan bir cemaatin, bu kadar çapsız ve beceriksiz bir darbeye kalkışmayacağından.

Bir kere darbe dediğin gece 3'ten sonra olur. Tüm medya ele geçirilir, tüm siyasiler tutuklanır, asker sokaklara hakim olur, ondan sonra TV'ye çıkıp beyanat verilir, iş biter. Kenan Evren gibi pek parlak zekaya sahip olmayan bir askerin (Harp Okulunda sınıfta kalmıştır) 1980'de emrindeki adamlarla oturup yaptığı bir planlamayı cemaatin elindeki beyin ve planlama kapasitesi ile en az on katıyla yapması gerekiyordu. Ama olmadı. Peki o zaman yapılan neydi?

Bu mesele daha çok su götürecek, ama benim hissettiğim, anladığım mesele şu:

TEORİ:
*****************
Cemaat bir darbe planlıyordu. Hazırlıklar ve planlamalar uzun zamandır, büyük bir gizlilik içerisinde yürütülüyordu. Fakat bu çapta bir hazırlığın sızmaması da mümkün değildi ve sızdı da. Muhtemelen henüz vicdanı ölmemiş cemaat üyelerinden bir veya birkaçı bir darbe hazırlığı yapıldığını görünce ihbar etti ve hükümetin olaydan haberi oldu. MİT belki bir süredir hazırlıkları izliyordu, takip ediyordu.

Derken, Yüksek Yargının garip bir kanunla tasfiye ediliyor olması, yaklaşan askeri şura ve TSK'daki çok sayıda cemaat mensubunun tasfiye edilecek olması gibi gelişmeler, darbenin erkene çekilmesine yol açtı. Muhtemelen de bu gece saat 3'te tam teşekküllü bir darbe yapılacaktı.

Fakat bu hazırlıklar haber alındı ve hükümetin emriyle darbecilere karşı Özel Harekat/MİT/TEM  Şube ve saire eliyle operasyon başlatıldı (veya operasyon hazırlığı yapıldı ve cemaat bunu haber aldı). Dolayısıyla darbeyi erkene almak zorunda kaldılar. Genelkurmayı ele geçirdiler, köprüleri ve havaalanını kapattılar, sağa sola emirler verip sokağa hakim olmaya kalktılar.

Bu arada karşı operasyon da başladı.

Tahmin ediyorum, pek çok yerde darbecilere karşı normal bir "terör operasyonu" gibi operasyon yapıldı/yapılması emri verildi. (Gölbaşındaki Özel Harekat'ın bombalanmasının altında da bu direnişi kırmak yatıyordur).

Ondan sonrası tam bir kaos. Planlar erkene çekildiği için, hiçbir şey beklendiği gibi gitmedi. Medyaya hakim olunamadığı için, enformasyon üstünlüğü hükümete geçti. Bu arada darbecilerin bastığı TRT uydudan, digitürk'ten vs. düşürüldü ve darbecilerin kamuoyunu yönlendirebilecek herhangi bir araçları da kalmadı. Psikolojik üstünlük hükümete geçti. O arada akıllıca bir hamle ile camilerden selalar verildi, duyurular yapıldı, halk sokaklara döküldü.

Bundan sonrası daha da karışık. Muhtemelen bir ikilemde kaldılar. Çünkü artık bir kere işe girişmişlerdi. Buradan geri dönülmez, dönülemezdi. Devam etmeleri durumunda da halk ile karşı karşıya kalacaklardı. Çok kan dökülecekti. Yapamadılar. Zira cemaat mensupları her ne kadar efsunlanmış olsalar da, çoğunun merhamet ve insafları ölmemiştir. Eğer kalplerinde iman olmasa, muhtemelen çok büyük katliamlar yapılırdı, ama yapamadılar. (Aradaki münferit olaylar istisnaidir. Zira belki 100bin kişiye yakın bir katılımla yapılan bu kadar büyük çapta bir darbe organizasyonu, darbeciler insafsız olsa bu kadar az kayıpla atlatılamazdı).
*****************
Bu teoriden başka mantıklı bir açıklama düşünemiyorum. Zira bu hadise göründüğü kadarıyla Talat Aydemir'in denediği gibi küçük çapta bir cunta kalkışması değil, tam teşekküllü bir darbe planıydı ve çok kapsamlı ve organize olacaktı. Fakat erken doğuma zorlandı ve öldü. Hatta tahmin ediyorum, pek çok yerde darbeciler terör operasyonları ile erken saatlerde vuruldu/öldürüldü. Beklemiyorlardı. (İşin ilginci, askeri bir darbe yapılsaydı, bu şekilde engellemenin planlarını cemaat yıllar yıllar öncesinden yapmıştır. Bu planların kendilerine karşı uygulanması tam bir ironidir).

Bir de şöyle bir realite var. Eğer bu darbenin önü erkenden alınmasaydı, tahterevalli başarılı olma eksenine yatsaydı, sabaha varıncaya kadar TSK'nin büyük çoğunluğu, polis ve bürokratlar ve saire direk taraf değiştirir ve darbecilerin safına geçerdi. Ondan sonra yeni bir Yassıada tiyatrosu izlerdik..

Olmadı. Herkesin bir planı var, Allah'ın da bir planı var. Kaderin de üstünde bir kader var.

Belki darbecilerin çoğu kendilerini haklı görüyordu. Kanunların kendilerine verdiği Anayasanın ve Cumhuriyetin korunması ve saire gibi yetkilere dayanıyorlardı. İhtimal ki önceki darbeler gibi, en ufak kan dökülmeden, tereyağından kıl çeker gibi bir darbe yapabileceklerini ve belki memleketi düze çıkarabileceklerini düşünüyorlardı. Büyük bir çılgınlığa dönüştü.

Allah korudu.

Bundan sonra ne olur? Halkın tamamına yakını bu işi cemaatin yaptığına inanır. Cemaat, tarihinde görmediği bir sürek avına maruz kalır. Cemaat içinde bu olay bir süre inkar edilir, ama sonradan iş açığa çıktıkça, kendi taraftarları ve sempatizanları da teker teker ayrılır gider. 40 yıl önce başlayan, yüzbinlerce kişinin emeği ile bu kadar zahmet, bu kadar gözyaşı, bu kadar ihlas ile kurulan bir hizmet, bu hezimetten sonra tarihe karışır gider.

Yazık oldu.

(Cemaatin yaptığından neden bu kadar eminsin demeyin. Internete verilen bir whatsapp yazışması var. O yazışmalar, fabrike edilemeyecek kadar gerçektir. Kurgu olma ihtimali %0'a yakındır. Zira hiçbir kurgu darbe yazışmasında, Lojistikle alakalı o yazışmalar olmazdı. Üslup, alelacele bir askeri üslup. Hızlı haberleşme var. "Herşeye OK deyip durmayın" gibi, bir kurgu metinde olmayacak tonla detay var. Hadımköy diyor, akman kışlası diyor (Hadımköy'de Gani Akman Kışlası varmış). Hem askeri, hem de Coğrafi olarak verilen bir koordinat var. (40' 55' 19' N, 29' 11' 10' E). Bu koordinat bir askeri bölge gibi duruyor, ama isimsiz. Düzmece yapsan, 1. Ordu Komutanlığı ve saire gibi bir yeri verirsin. Böyle isimsiz bir askeri bölgeyi vermezsin. Hem askeri hem coğrafi koordinat vermezsin. Bu ve bunun gibi detaylar realizmdir, masa başında yazılacak şeyler değildir. Bu kadar detaylı bir kurgusal konuşmanın, o kadar telefon numarası ile, o kadar farklı yazışma üslubu ile yapılması, dakikalarına varıncaya kadar ayarlanması, whatsapp'a eklenmesi vs. teorik olarak yapılamaz. Bu yazışma kurgu olsa, Sümeyye Suikasti mevzusu gibi saçma sapan olurdu. Hem metin, hem içerik, hem hazırlık, hem üslüp vs. olarak her tarafından dökülürdü. Dolayısıyla o whatsapp yazışmaları %99.9999999 oranında gerçektir.

Gerçekliğini kabul ettikten sonra, o yazışma içeriğinde hemen göze çarpan bir durum var. Organizasyon, her çeşit rütbede subay tarafından götürülüyor. Emir verenler arasında binbaşı/albaylar ve saire var. Dar daireden başlayıp hızla genişlemiş. Zaten TSK içerisinde hükümete diş bileyenler veya gidişatı hayırlı görmeyenler, birşeyler yapmalıyız diye aklından geçirmekte olanlar da gönüllü destek vermiş. Bir kısmı belki olayın ciddiyetini görüp pozisyon almış, gönülsüz destek vermiş. (Örnek Hava Kuvvetleri Komutanı ihtimal darbe organizasyonunda değildi. Sonradan katıldı gibi) Ve saire ve saire. Ama hızlı ve organize bir şekilde genişlemiş. Cemaatin yaptığına kani olduğum birkaç husus var:

1. Böyle bir organizasyon, komuta kademesi ile yapılsaydı, whatsapp içinden organize edilmezdi. Askeri-resmi yazışma ile, usulüne uygun olarak yapılırdı. Yukarıdan aşağı emir komuta ile giderdi. Ara rütbedeki subayların whatsapp üzerinden piknik organizasyonu gibi olmazdı.
2. Whatsapp grubuna subay/general numaraları tek tek ekleniyor. Bilgi geldikçe, falanca filanca subayın numaraları diye. Bu da bu işin askeri birliktelik haricinde, dışarıda da birbirlerini tanıyan bir grubun organize ettiğinin bir göstergesidir.
3. Arada Ümit Paşa'yı enterne etmek için 4 akademi öğrencisi göndermekten söz ediliyor. Öğrenciler üzerinde etkisi olan bir grup söz konusu. Ayrıca değişik kurumlardan, tanıdık şahıslardan destek aldıkları ortada. Yani gerçek hayatta tanışan bir grup, bir cemaat gibi bir yapı olduğu açık.
4. Bu kadar detaylı hazırlanmış bir plan, bu kadar gizlilik içerisinde yürütülüp, faaliyete konması, ancak büyük çapta bir gizli organizasyonla olurdu. Emir komuta haricinde yapılacak bu çapta bir organizasyonu yapabilecek cemaatten başka bir yapı yok. Cemaat haricinde bir yapı olsaydı, zaten cemaat daha önce yaptığı gibi bunları deşifre ederdi. Ama böyle birşey olmadı.

vs.

Yalnız belirteyim, Whatsapp yazışmalarının gerçek olması %100'e yakın ihtimal olsa da, bu işi cemaatin yaptığına ancak %90-95 oranında ikna olmuş durumdayım. Çok düşük ihtimal de olsa ordu içerisinde başka bir örgütlü grubun organizasyonu (örneğin Sabetaylar, Ergenekoncular vs.) olabilir.

Bu arada cemaatin alt kademedeki mensupları, böyle bir darbe girişimini asla kabul etmez, asla desteklemezler. Yapılacağına da ihtimal vermezler. Ama yukarıya çıktıkça, "hayr-ı kesir için şerr-i kalil irtikap edilir", "savaşta hile mübahtır", "sizden olan ulul emre itaat edin deniyor, bu bizden değil" ve saire gibi kırk tane kılıfla bu iş meşru gösterilmiştir/gösteriliyordur. Ama böyle cüretli bir operasyonda %0.1 oranında bile başarısız olma ihtimali varsa, benim bildiğim Hoca bu işe girişmezdi. Demek ki ya Hoca gerçekten bunadı, ya da kontrol altında, ya da belki gerçekten cemaat yapmadı da başkaları hazırlayıp cemaati alet ettiler, ya da cemaat içerisinde bir klik yaptı. Yazık.

Sonrası ne olur...

Bu girişim birkaç gün içerisinde son unsurlarına varıncaya kadar ülke içerisinde temizlenir. Kaçanlar kaçar, kalanlar tutuklanır, hatta belki kanun çıkarılıp asılır. Cemaat sıfıra kadar silinir gider. Fakat sonrası tufan.

Zira kendisine karşı her yapılan girişimi başarıyla bertaraf eden Erdogan, bu en büyük ve en nihai noktada olabilecek operasyonu da savuşturduktan sonra, daha da otoriterleşecek, daha da güçlenecek ve daha da ileri gidecektir. Sonrası yokuş aşağı devam edecek.

Büyük bir yerel ekonomik kriz kapıda. Büyük bir global ekonomik kriz kapıda. Ortadoğu'da büyük bir savaş kapıda. Bu senenin fırtınaları daha bitmedi, tam tersine yeni başlıyor. Allah sonumuzu hayreylesin.